21 Nisan 2010 Çarşamba

BROOKLYN / COLM TOİBİN


Brooklyn 2009 yılı hem Booker hem de Costa(eski Whitbread) ödülleri adayıydı. Booker'da kısa listeye giremedi ama 2009 Costa En İyi Roman Ödülünü aldı. Colm Toibin bizlerin yabancı olmadığı bir yazar. Daha önce The Blackwater Lightship ve The Master adlı romanları türkçeye çevrilmişti. Ama şu anda bu kitaplar tükenmiş durumda yani yeni baskıları yok.

Brooklyn 1950 yıllarında hem İrlanda'da hem de Amerika'da geçen bir hikayeyi anlatıyor. Dönem İrlanda'da krizin yaşandığı, işssizliğin kol gezdiği, Amerika'nın ise iş cenneti olduğu bir dönem. Eilis , Enniscorthy'de annesi ve kız kardeşi Rose ile yaşamaktadır. Babaları ölmüş, erkek kardeşleri ise çalışmak için İngiltere'ye gitmişlerdir. Bir ofis işinde çalışan Rose aileyi geçindirmektedir. Gündüz sürekli çalışan Rose akşamları golf oynamaktadır. Eilis ise iş bulamamakta, ancak sadece pazar günleri bir dükkanda part time olarak çalışmaktadır. Rose golf kulübünde tanıştığı ve Amerika'da yaşayan Rahip Flood'un yardımıyla Eilis'i Brooklyn'e yollar. Bir anlamda Eilis için kendini feda etmiş, İrlanda'da kalmayı ve de annesi ile yaşamayı kabul etmiştir. Eilis te bu fedakarlığın farkındadır. Brooklyn'de yine İrlandalı olan bir kadının evine pansiyoner olarak yerleşir, büyük bir mağazada satıcılık işi bulur. Akşamları da muhasebe kursuna gitmektedir. Başta yeni ülkeye alışmakta zorlanır ama Amerika'nın olanakları ve özellikle hayatına giren italyan kökenli Tony sayesinde kısa zamanda bu hayata alışır. Ancak bir ölüm olayı onun tekrar İrlanda'ya dönmesini gerektirecektir. Ve Eilis tekrar bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.

Colm Toibin bir taraftan Atlantik'in iki yakasında o dönemde yaşananları bize aktarırken diğer yandan zor unutulacak bir kadın portresi çiziyor. Okuyucuyu inanılmaz bir şekilde kavrayan bir yazar Toibin. Sizi istediği noktaya taşıyor, kontrol hep onda. Bir an bile kendi başınızı alıp romanda başka bir noktaya konsantre olamıyorsunuz. Ama sizi kıskıvrak bağlıyor. En büyük duyguların anlatıldığı, dramatikliğin en üst noktada olduğu anlarda bile son derece basit bir dille okuyucuyu büyülüyor. Kitabı bitirince nasıl bu kadar basit ama derin ve güzel anlatılabilir şaşıyorsunuz. Okuduğunuz herşey detayıyla aklınızda yer etmiş vaziyette.

Bugüne kadar okuduğum İngilizce yazan yazarlar arasında Toibin kadar basit, açık seçik, sade, bir o kadar da zarif anlatımı olan bir yazara rastlamadığımı itiraf ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder