30 Nisan 2010 Cuma

TEK BAŞINA BİR ADAM / TOM FORD



Christopher İsherwood'un romanından ünlü modacı Tom Ford'un yaptığı bu film adını öncelikle Colin Firth'ün başarılı oyunu ile duyurdu. Nitekim Firth en iyi erkek oyuncu oscarını alamadı ama birçok ödül aldı. Ford bize on altı yıllık sevgilisini kazada kaybetmiş eşcinsel Profesör Falconeer'in son yirmi dört saatini anlatıyor. İntihar etmeye karar vermiştir George Falconeer, artık bu dünyaya katlanamamaktadır. Ama son anda ortaya çıkan öğrencisi Kenny ile geçireceği gece denklemi bozacaktır.

Bir modacı film yaparsa tabii böyle bir film yapar. 1962 yılında geçen film inanılmaz bir görsellik barındırıyor. Herşey olağanüstü. Evler olağanüstü, dekorasyonları muhteşem, insanlar acaip yakışıklı güzel, kıyafetler nefes kesici , sanki bir masal dünyası. Bu kadar estetik seyirciyi filme yabancılaştırıyor doğrusu. Ama bu yabancılaşma muhteşem oyuncular sayesinde hikayeyi çok daha derinden kavramanızı sağlıyor. Yine bu estetik, bir başka açıdan, hikayeyi hemen bugüne taşımanızı sağlıyor. Çünkü bugün aynı kaygılarımız var. Herkes moda dergisi kapağından fırlamış gibi kusursuz olmaya çalışıyor. Bu ihtişam, güzellik ve kusursuz estetik içinde bugünün bireyi de aynen George gibi yapayalnız. Özetle Ford'un modacılığı filme hangi açıdan bakarsanız bakın büyük katkı sağlamış.

Colin Firth hakikaten muhteşem. Tüm film boyunca gözlerinin ifadesi, bakışları, mimikleri seyirciyi büyülüyor. Karakterini çok iyi özümsemiş ve de inanılmaz iyi bir şekilde perdeye yansıtmış. Kenny rolündeki Nicholas Hoult 'da yine gözlerinle oynayan harika bir partner. İkilinin beraber oldukları bazı sahneler büyüleyici.

'Tek Başına Bir Adam' büyük değil ama, keyifle izlenen bir film. Sadece Firth için bile izlemeye değer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder