19 Mayıs 2010 Çarşamba

HALİDE / İPEK ÇALIŞLAR


Elinizden hiç bırakmadan bir biyografi okudunuz mu? Yıllar önce Melina Mercuri'nin otobiyografisini bir günde evden çıkmadan okumuştum. Şimdi de Halide'yi bir çırpıda okudum. Biyografi, otobiyografi denince hep ihtiyatla yaklaşırım. Okuduklarınızın ne kadarı size anlatan/anlatılan kişiyi yansıtır bilemezsiniz. Hala Türkçeye çevrilmeyen son kitabı Summertime'da Coetzee bu konuyu derinlemesine işliyor (bakınız Alinin Günlüğü/Summertime).

Melina Mercuri'nin otobiyografisi son derece sevimli ve içten gelmişti. İpek Çalışlar ise Halide'de olağanüstü bir iş çıkarmış. Halide Edip Adıvar'a hem kendi anılarından, hem yazışmalarından, hem romanlarından, hem kendisi ile ilgili yazılan yazılardan araştırmalardan, hem de başkalarının kendisi ile ilgili anılarından giderek yaklaşıyor. Dolayısı ile elimizde çok kapsamlı oldukça objektif bir çalışma var.

Bizim kuşak için hep bir bilmece olmuştur Halide Edip Adıvar. Hiçbir zaman kavrayamamışızdır kendisini. Sadece cesaretli bir roman yazarı mıdır? Parçalanan Anadolu'yu Amerikan mandasına teslim etmek isteyen bir mandacı mıdır? Cumhuriyet düşmanı mıdır? Eğer böyle ise neden Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır? Sonra neden Türkiye'yi terk etmiş ve uzun bir süre İngiltere'de yaşamıştır? Doğrusu ben de gençliğimde bu soruları çok sormuş ve de pek cevaplarını alamamıştım.

İşte İpek Çalışlar bu biyografi ile Halide Edip hakkında kafamıza takılan tüm konuları aydınlatıyor. Okumanın sonuna geldiğinizde bu denli karmaşık görünen kişiliği büyük ölçüde kavrıyorsunuz. Bu arada nefis bir Osmanlı İmparatorluğu son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi size eşlik ediyor.

Halide'yi bir roman gibi de okuyabilirsiniz. Bu roman düşüncelerinden ödün vermeyen gerçek bir liberal ve hümanist bir insanın romanı. Tabii her dönem de olduğu gibi karşılığında ağır bedeller ödeyen bir insanın hikayesi. Eleştirmekten kaçınmayan ve düşündüklerini anında sözcüklerle müthiş bir şekilde ifade edebilen keskin bir zekanın hikayesi. İleriyi çok iyi görebilen ve yapılan hataların gelecekte yaratacağı sonuçları müthiş bir düşünce sistematiği ile irdeleyen bir aydın kişinin hikayesi. Aynı zamanda bir kere gerçekten sevmiş, fakat bu arızalı aşkından boşanmak zorunda kalmış bir kadının hikayesi.

Muhakkak okunması gereken bir biyografi Halide. İpek Çalışlar'a bu kitabından dolayı binlerce teşekkür.

18 Mayıs 2010 Salı

X Restoran / İKSV


İstanbul Kültür ve Sanat Vakfının yeni binasının üst katında yer alan X Restoran'a biraz geçte olsa bu pazar gittim. Dillerden düşmeyen manzarayı seyredebilelim diye öğleden sonra gitmeyi tercih ettik. Lokantanın konumu cidden muhteşem ve sizi çok değişik bir Haliç manzarası karşılıyor ( bu hafta bir üst kattaki terası açıyorlar, oradan görünüm daha da dehşet olabilir). Lokantanın dekorasyonu ile ilgili çok olumsuz yazı yazıldı. Plastik sandalyeler ve masalar çok eleştirildi.. Ben ise dekorasyonu çok güzel buldum. Oldukça değişik ve de keyifli. Hoş bir atmosfer yaratılmış. Ayrıca barın konumu da çok iyi. Yüzünüz manzaraya dönük içkinizi yudumluyorsunuz.

Burayı Borsa işletiyor. Dolayısı ile damak tadı olağanüstü. Yediğimiz pırasalı risotto eşliğinde sunulan limonlu tavuk ve dört peynirli pizza çok iyiydi. Çıtır çıtır bol malzemeli pizza ve enfes lezzetli risottonun tadı hala damağımda. Tatlı olarak ahududu sorbe ile sunulan bitter çikolatalı creme anglaise bir rüyaydı. Umarım bu rüyayı yakında yine görürüm. Ayrıca servis te çok iyi.

Hızla gelişen Şişhane'de çok iyi bir yer olmuş X. Ancak tek ve önemli bir kusuru var. O da fiyatların çok yüksek oluşu. Daha makul bir fiyat politikası izlenmeli diye düşünüyorum. En ucuz bir kadeh kırmızı şarap 20 tl. İki kişi, iki ana yemek(biri pizza), iki tatlı(biri sadece iki top dondurma),bir kahve ve iki kadeh şarap 135 tl ödedik.

ATEŞ YÜZLÜ / SBR


Tiyatro mevsimini kapatıyoruz derken yeni bir sürpriz oyun daha çıktı karşımıza. Siyah,Beyaz,Renkli grubunun sahnelediği Marius von Mayenburg'un Ateş Yüzlü adlı oyunu. Mayerburg 1972 doğumlu ve bu oyunu ile Almanya'da iki ödül birden almış. Ateş Yüzlü 1999-2000 yılında dünyanın birçok ülkesinde sahnelenmiş, epey ses getirmiş ve şimdi de SBR oluşumu sayesinde Türkiye'de.

Önceden belirteyim bu oyun kolay bir oyun değil. Bireyi ve toplumu varoluş düzleminden sorgulayan, dönem dönem kavranması zor ama çarpıcı bir çalışma. Mayenburg'un sahne dili de çok farklı. Oldukça soğuk ve mesafeli bir dile sahip. Oyunun yazılış tekniği de çok farklı. Sanki tüm sahneler daha önceden çekilmiş ve de karşınızda monte ediliyorlar gibi. Ben oyunun en çok bu tarafını sevdim.

Dört kişilik bir ailenin masa başında yemekle başladığı oyun, müthiş bir şiddetle son buluyor. Evin oğlu Kurt evde bomba imal etmekte kilise gibi yerleri bombalamaktadır. Anne oğlu için endişelenmektedir. Ama baba için durum normaldir. Ergenlikte şiddet olur ama sonra geçer der. Kurt'ün ablası Olga ile ensest bir ilişkisi de vardır. Olga ise kim olduğunu aramakta, kadınlığı, çocukluğu ve de bedeni arasında sıkışmış kalmış ve de kıpırdayamaz duruma gelmiştir. Olga'nın sevgilisi , motosiklet tutkunu, Paul'un ortaya çıkışı durumu daha da karmaşık hale getirecek ve şiddet dozunu arttıracaktır. Paul de aile yaşamından dolayı şiddet barındırmaktadır.Anne ve baba ise yemek ve televizyon arasında sıkışmış son derece tekdüze hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Ama zamanla tüm bireyler birbirlerini anlayamaz, kavrayamaz bir hale gelmişlerdir. Bu durum tüm aileye büyük bir felaket getirecektir. Mayenburg bize ustaca bu süreci anlatıyor.

Ateş Yüzlü oldukça iyi oynanıyor. Ama başta da belirttiğim gibi zor bir oyun. Eğer değişik bir oyun seyretmek isterseniz muhakkak görün . Aklınızdan kolay kolay silinmeyeceğini garanti ederim.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Haftanın Getirdikleri/ Son İstasyon / Yeşil Bölge / Fail-i Müşterek / Testosteron

Geçen hafta biraz tembellik ettim yazmadım. Ama bu arada iki oyun seyrettim ve de iki film. Hepsinden bir arada bahsedeyim dedim.

Daha önce İstanbul Film Festivalin'de gösterilen Aşkın Son Mevsimi bu hafta vizyona girdi. Tolstoy'un son senesini anlatan bu film Jay Parrini' nin Son İstasyon adlı romanından uyarlanmış. Filmin orijinal adı da Son İstasyon. Türkiye'ye filmi getirenler ise Aşkın Son Mevsimi diye anlamsız bir ad koymuşlar. Roman oldukça keyifli okunan, başarılı bir roman. Türetilen film ise tam anlamıyla İngilizler tarafından elden geçirilmiş ve düzeltilmiş bir Tolstoy yaşamı. Yönetmen Michael Hoffman aşk ve evlilik üzerine evrensel bir film yaptım diyor. Bunu yaparken kukla karakterler, bir türlü inandırıcı olamayan sahneler, çok ingiliz bir Rusya yaratmış. Çok iyi oyuncular, buna Helen Mirren'da dahil, tam anlamıyla güme gitmiş. Yılın en çok şey vaat eden ama en büyük hayal kırıklığı olan bir film Aşkın Son Mevsimi. İzlemek yerine romanı okuyun ve kendi dünyanızı yaratın. Hem Tolstoy'u çok daha iyi anlayacak hem de acaip keyif alacaksınız. Filmin tek artısı James McAvoy. Çok iyi bir oyuncu olduğunu kanıtlıyor.

Yeşil Bölge ise yine Irak Savaşına bizi döndüren ,tüm öğeleri ile klasik bir Hollywood filmi. Şaşmaz reçete burada da yürürlüğe konmuş. Sinemasal açıdan hiçbir özelliği olmayan ama yine de bir ülkenin kendini bu denli eleştirmesine şapka çıkaracağınız bir yapıt.

Çok beğendiğim oyun yazarı Yiğit Sertdemir Fail'i Müşterek adlı tek kişilik yeni oyunu ile Kumbaracı 50 de. Sertdemir yakın tarihimizden yaptığı alıntılarla bize ne kadar düşünmeye yatkın (!), farklı olmayı seven(!), farklılıkları koruyan (!) bir toplum olduğumuzu anlatıyor. Oldukça başarılı bölümleri olan bu oyun farklı dili ile de ilgi çekici.

Sonunda Oyun Atölyesinde Testosteron'u görebildim. Haluk Bilginer'in tiyatro görüşü doğrultusunda başarılı bir oyun. Bu görüşü paylaşanlar çok keyif alacaklar. Zaten seyircinin çoşkusu bunu doğruluyor. Ben ise Kemal Aydoğan'ın sahnelemesine ( Bilginer vizyonu parallelinde)bir türlü alışamayanlardanım. Ama yine de çok eğlendim.

Bu arada geçen hafta 28 Nisan günü şok yaşadım. Talimhane Tiyatrosu Rüştü Uzel Salonun'da Medya Maymunları adlı oyunu oynayacaktı. On beş gün öncesinden yerimi ayırttım. 28 Nisan günü tiyatroyu arayıp geleceğimi konfirme ettim. Akşam gittiğimde seyirci yokluğu nedeni ile oyunu iptal ettiklerini söylediler. Yorumu sizlere bırakıyorum.