19 Nisan 2010 Pazartesi

FİLM FESTİVALİNİN ARDINDAN

Bu sene biraz geç başladığım için seyredebildiğim film sayısı da kısıtlı kaldı. Toplam 14 film gördüm festivalin ikinci haftası boyunca. Bu sene seyrettiklerimi değerlendirirken dört kategori yaptım.

1) Lezzetli Filmler: Gerçekten sinema tadı olan filmler bu kategoride. Lanthimos'un 'Köpek Dişi ' , Dumont'nun 'Hadewijch'i, Ursula Antoniak'ın 'Özel Yaşamlar ' adlı filmi, Xavier Dolan'ın 'Annemi Öldürdüm'ü ve Samuel Maoz'un 'Lübnan' adlı filmi gerçekten keyifle izlediğim filmlerdi. Köpek Dişi'ni daha önce yazmıştım. Diğer filmleri de ayrı ayrı yazacağım.

2) İyi Filmler: İsrailli Copti ve Shani'nin 'Ajami' si bu kategoride. Ajami Yafa'da farklı etnik grupların yaşadığı bir semt. Bir intikam cinayeti çerçevesinde İsrail topraklarında yaşayan Filistinliler, buraya gelip kaçak çalışan Filistinliler, uyuşturucu kaçakcıları, Bedevi intikam mangaları ve yozlaşmış İsrail Polisi'nin dahil olduğu trajikomik bir hikaye anlatıyor Copti ve Shani. Bir kez daha Vadedilmiş Topraklarda vadedilemeyecek kadar kötü bir yaşama zorlanan insanlara tanık oluyoruz. Oyuncuların hepsi amatör. Ajami amacına ulaşan, hikayesini iyi anlatan bir film.

Bu kategoride ikinci filmim 'Hücre211' . 2010 Goya ödüllü bu filmde Daniel Monzon çok çarpıcı bir filme imza atmış. Juan'ın yeni işi gardiyanlıktır. Göreve başlamadan bir gün önce çalışacağı cezaevine gelir. Amacı amirleri üzerinde iyi bir etki bırakmaktır. Ancak diğer gardiyanlar Juan'a hapishaneyi gezdirirken isyan çıkar ve Juan kendini bir hücrede bulur. Kapılar kapanmış ve artık mahkumlarla birliktedir. Yaşayabilmek için mahkum rolü oynamak zorundadır. Hapishanede Eta Örgütünden mahkumlar bulunması isyana önemli bir boyut katacaktır. 'Hücre211' bu sene seyrettiğimiz 'Peygamber ' gibi hem günümüzün hapishanelerini çok iyi anlatıyor hem de suçlu olmak ve olmamak arasındaki ince çizgiyi çok iyi kavratıyor.

3)Sıradan Filmler: John Lennon'un gençliğini anlatan 'Nowhere Boy', Tolstoy'un hayatının son bir senesini anlatan 'Aşkın Son Mevsimi' ( bu anlamsız ismi filme kim neden koydu bilmiyorum, filmin orijinal adı The Last Station), tavla üzerine eğlenceli Bulgar filmi 'Koca Dünyada Kurtuluş Pusuda', eşcinsel bir aşk hikayesi anlatan Peru filmi 'Akıntıya Karşı', ve Berlin ödüllü Romen filmi 'Islık Çalmak İstersem Çalarım' sıradan filmlerdi.

4)Berbat Filmler:Festivale hiç yakışmayan filmlerden bu sene kaçınabildim galiba. Sadece iki tanesi oltama takıldı. Biri 'Mao'nun Son Danscısı'. Uzun zamandır bu kadar klişe bir film seyretmemiştim. Çinli balet Li Cunxin'i anlatan bu film acaip kötüydü. Diğeri ise Mısır'da gişe rekorları kırdığı söylenen 'Anlat Şehrazat'. Filmi çok zaman kaybetmeden terkedip kendimi güneşli Beyoğlu'na attım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder