21 Mart 2010 Pazar

29.İstanbul Film Festivali



Yine Nisan geliyor. 3-18 Nisan arası koşuşturup, oldukça ilginç filmler seyredeceğiz. Bu sene filmler bana geçen senelerden daha iyi gibi geldi. Hatta seçerken bayağı zorlandım. Gördüğüm kadarı ile bilet satışları da bu savımı doğruluyor. Salonlar şimdiden dolu. Festivalin buruk yanı Emek Sinemasının olmaması. Kadıköy'de de Reks yok, yerine Kadıköy Sineması var. Toplamda arzedilen koltuk sayısı herhalde bu sene daha az olacak. Yer bulamama olasılığı da daha fazla .

Festivalin sadece ikinci haftasında burada olacağım için seçimlerim biraz kısıtlandı. Bir de gala filmlerini atladım. Nasılsa vizyona girecekler diye.

Ben festivali seyrettiğim her filmi beni büyülüyen Bruno Dumont'un Hadewijch adlı filmi ile açıyorum. L'Humanité ( İnsanlık) ve Flandres adlı filmleri daha evvelki yıllarda festivalde gösterilmişti. Dumont hep çok çarpıcı ve de kışkırtıcı filmler yapan ve de auteur olarak adlandırılmayı hak eden bir yönetmen. Festivali bir başka çok beğendiğim yönetmen György Palfi'nin Arkadaşın Değilim filmi ile de kapatacağım. Hıçkırık(Hukkle) ve Taxidermia filmlerini seyrettiyseniz bu filmini de kaçırmayacaksınız. Şaşırtıcı,tuhaf,değişik işlere imza atan bir Macar Palfi.

Bu iki film arasında John Lennon'un hayatını anlatan ve de son on yılın en iyi müzik filmi olarak övülen 'Nowhere Boy' var.Bol ödüllü İrlanda filmi ' Özel Hayatlar', dünyanın en iyi klasik baletlerinden Li Cunxin'in hikayesini anlatan 'Mao'nun Son Dansçısı' listemde. Tolstoy'un yaşamının son yılını anlatan Jay Parini'nin 'Son İstasyon' kitabından uyarlanan 'Aşkın Son Mevsimi' merakla beklediğim bir film. Helen Mirren, Christopher Plummer ve James McAvoy'dan oluşan kadro muhteşem. Romanı okumadıysanız okuyun. Çok iyi bir kitap. İki yıl önce Türkçeye çevrildi. Palfi'nin filmi gibi Mayınlı Bölge'de gösterilen Yorgos Lanthimos'un 'Köpek Dişi' kazandığı ödüllerle anılan ilginç bir film. Stephan Komandarev 'Koca Dünyada Kurtuluş Pusuda', Xavier Dolan 'Annemi Öldürdüm' , Rigoberto Perezcano 'Kuzeysiz' ile listedeler. İsmini Yafa'nın bir semtinden alan 'Ajami' muhakkak görülmeli. Mısır'da izleyici rekorları kıran 'Anlat Şehrazat' ve yine Mısır'dan gelen ama bağımsız sinema örneği Ahmad Abdalla'nın 'Heliopolis'i , Samuel Maoz'un 'Lubnan'ı, Peru'dan gelen 'Akıntıya Karşı', 2010 Berlin Gümüş Ayı'yı kapan 'Islık Çalmak İstersem Çalarım', Ruanda katliamı ile ilgili 'Tanrının Gittiği Gün' göreceklerim listesinde. Daniel Monzon 'Hücre211' ile 2010 Goya en iyi ödülüne sahip. Hınzır Todd Solondz 'Savaş Sırasında Yaşam' ile festivalde.

Bunlar benim göreceklerim. Ama daha çok ilginç film var. Yer bulmak için acele edin.

Bu arada tam film festivali sırasında İKSV Salon'da 14 Nisan Çarşamba akşamı Peter Cincotti var. Şu anda müzik otoritelerince geleceğin şarkı söyleyen en iyi caz pianisti olarak nitelendiriliyor. Dinlemediyseniz hemen myspace yapıp dinleyin. Neden buraya ilave ettiğimi anlayacaksınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder